Burun, sinüslerle birlikte solunum havasını nemlendirmek; vücut için uygun sıcaklığa getirmek, toz ve partiküllerden arındırmak ve koku almak gibi bilinen görevlerinin yanında akciğerlerde alveol içindeki fizyolojik olaylar› düzenlemekle görevli bir molekül olan NO’nun da asıl üretildiği yerdir. Burun ve sinüslerdeki steril ortamın devamı, silia hareketlerinin düzenlenmesi ve alveolde oksijen emiliminin artırılması işlevlerini üstlenen bu gaz, aynı zamanda bir yangı (enflamasyon) belirteci olarak öne çıkmıştır.
Burun Doğal nefes alma organımızdır. Bunun pek çok sebebi vardır:
- Sahip olduğu tüyleri ile havayı hem filtreleyerek patojenlerden bedeni korur.
- Havayı ısıtarak ve nemlendirerek akciğerde daha verimli gaz alışverişi olabilecek koşullara hazırlar
- Yüz ve çene kaslarının daha doğru kullanımı için ağzın doğal emme refleksinde kalması, çenenin aşağıya düşmemesi “moron yüzünün” ortaya çıkmaması ve çene sağlığı için önemlidir.
- Burun deliklerinin daha dar kanallar olması burada Nitrik Oksit üretimini daha tetikler, Nitrik Oksit Atardamarların çevresinde bulunan endoteliumin sağlığını koruması için önemlidir. Endoteliumun fonksiyonun bozulması Kalp krizi riskini arttırır
- Doğal Filtre
Burun kılları ve burada salgılanan mukus (sümük) salgısı burun içinden girebilecek patojenleri tutar, bir filtre görevi görür. Ağız içinde böyle bir mekanizma yoktur. Ağız solunumu ağız içi mukozayı kurutarak patojenlerin kolayca alt solunum yoluna geçmesine sebep olur. Dilin kurumasıyla tat alma duyusu azalır. Burunda bulunan mukus tabakası alınan havayı ısıtır ve nemlendirir. Böylece solunum yollarında oluşabilecek kuruluk da önlenmiş olur.
- Isıtma ve Nemlendirme: Bu bölgede silia ismi verilen küçük tüylü yapılar vardır. Bu yapılar aynı zamanda sanki kalorifer hatları gibi, geçen havanın ısısı üzerinde yarattığı temaslar ile bir klima etkisi görür. Solunan havanın ısısı bedenin ısısına uyarlanır. Eğer fazla sıcaksa hava soğutulur, fazla soğuksa ılınır. Bununla birlikte salgılanan mukus ile hava nemlendirilir ve bedene uygun bir hale getirilir.
- Çene Kaslarının Gelişimi
Çene kasları ve dil kaslarının yanlış kullanımı ile özellikle çene kemiklerinin aşağı doğru geliştiği böylece dar çene, çapraşık dişler, aşağı doğru sarkmış bir yüz postürüne sebep olduğu tespit edilmiştir. Kişi burun nefesi alıyor ve dilin tepesi damağa temasta ise o zaman çene kemikleri yanlara doğru gelişir, böylece çenede 20’lik dişler dahil tüm dişler için yer açılır, masseter kası gelişerek çeneye estetik bir yapı kazandırır, elmacık kemikleri belirginleşir.
Burun nefesi ve dilin doğru konumu ne kadar erken yaşta alışkanlık haline getirilirse kaslar ve kemikler o kadar hızlı bir gelişim gösterir. Özellikle 6-8 yaş grubunda hızlı sonuçlar alınmış ve 25 yaşa kadar da nispeten hızlı sonuçlar görülmüş. 25 yaş sonrası değişim olmakla birlikte genç yaş gruplarına nazaran daha yavaş gelişme görülmüştür.
- Nitrik Oksit Üretimi
Burun nefesinin fiziksel etkileri kadar fizyolojik etkileri de tespit edilmiştir. Yapılan bir araştırmaya göre nitrik oksitin asıl üretim yerinin burun ve sinüsler olduğu tespit edilmiştir. Nitrik oksit, kardiyovasküler sistemde önemli bir sinyal molekülüdür.
- Damar düz kaslarında relaksasyon (gevşeme) etkisi ile damarda vazodilatasyona (genişleme) sebep olur. Böylece damar içi basıncı düşürür.
- Sindirim sisteminde oluşan spazmı gevşetir. Mide mukozasında mukus üretimini arttırarak mukoza bütünlüğünün korunmasında kontrol sağlar. Böylece ülsere karşı koruyucu rol oynar.
- Akciğerlerde ventilasyon (akciğerin oksijenlenmesi, soluk alıp verme) /perfüzyon(oksijenin dokulara(vücut hücrelerine) geçme miktarı) verimliliğini düzenler.
- Alerji belirleyici rol oynayan nitrik oksit alerjik nezle sırasında artarken, sinüzit, burun polibi ve Kartagener Sendromunda (solunum yolları silialarının hareketinin olmaması bu yüzden balgamın atılamaması) azaltır.
Burun, sinüslerle birlikte solunum havasını nemlendirmek; vücut için uygun sıcaklığa getirmek, toz ve partiküllerden arındırmak ve koku almak gibi bilinen görevlerinin yanında akciğerlerde alveol içindeki fizyolojik olaylar› düzenlemekle görevli bir molekül olan NO’nun da asıl üretildiği yerdir. Burun ve sinüslerdeki steril ortamın devamı, silia hareketlerinin düzenlenmesi ve alveolde oksijen emiliminin artırılması işlevlerini üstlenen bu gaz, aynı zamanda bir yangı (enflamasyon) belirteci olarak öne çıkmıştır. Gelecekte küçülen, ucuzlayan ve yaygınlaşan ölçüm cihazları ile laboratuvarlar dışında, klinik ortamda da yapılacak NO ölçümlerinin alerji ve yangısal hastalıkların tanısında ve tedaviye yanıtın izleminde kullanılabileceğini düşünülmektedir. [1]
Burun Nefesi ve Kalp-Damar Sağlığı İlişkisi
İzometrik kas gerilimleri gevşediği zaman kan akışını ne olur? Gerilimde olan alana yoğun bir kan akışı hücum eder. Bu yoğun kan akışı atar damar duvarlarında yoğun gerilim yaratır. Bu durumda da bu damarların iç yüzeylerinde olan endothelial hücrelerden NO üretimi gerçekleşir. Bir yoga asana seansında sürekli gerilim ve gevşeme bedene yaşatıldığı için bu sürekli olur. Daha yüksek endotel fonksiyonları bu kişilerde gelişmesinin ardındaki temel adaptasyon sebeplerinden biridir. Aynı zamanda bu tekrarlı gerilimler ve gevşemeler NO üreten eNOS enziminin de daha fazla üretilmesini sağlar. Bir fiziksel poza girdikten sonra pozun değiştirilmesi de sanırım buna daha destek olan faktörlerdendir. Beden sırt üstü yatarken, dolaşım daha kolaylaşmıştır çünkü kalp yerçekimine karşıt olarak çalışmak zorunda değildir. Aynı zamanda sırt üstü yatmak kalp atış gücünü de arttırır. Her ne kadar NO burun hava yollarında üretiliyor olsa da burun yollarının boğaza göre daha dar olması nedeniyle burada basıncın daha yüksek olmasına ve reseptörlerin daha uyarılmasına vesile olur.
Endotelial Fonksiyonu
İnsanlar yaşlandıkça, pek çok kalp-damar hastalığı riski de ortaya çıkmaya başlar. Bunun temel sebeplerinden bir tanesi endotel fonksiyonudur. Endolum atar damarların içini kaplayan katmana verilen isimdir. Normal yaşlanma sürecinde bu esnekliğini kaybetmeye başlar. Endotel disfonksiyonun sonuçları daha yavaş dolaşım, yüksek kan basıncı (tansiyon) thrombosis (kan pıhtılaşması) ve damar sertliğidir. Bunlar kalp krizinin ve felcin temel nedenleridir. Endotelial disfonksiyonla ilgili yapılan çalışmalar bununla ilgili pek çok keşfe son zamanlarda vesile olmuştur.
Her ne kadar doktorunuzun sizin üzerinde yaptığı lipid/glukoz testi ile de kalp krizi riskiniz için bir parametre olsa da aynı zamanda hatta daha da önemli bir faktör olarak atar damarların içerisinde blokaj da endotel disfonksiyonu ile ölçülebilir.
Endotelium çok ama çok ince, tek bir hücre katmanından oluşan atar damarların içini kaplayan tabakadır. Yaşlandıkça, endotelium azalan nitrik oksit’e bağlı olarak daha da incinebilir, hasar görebilir bir hale geçer.
Nitrik oksit endotelium’un sağlıklı fonksiyonu için hayatidir. Yüksek nitrik oksit üretimi endotelial fonksiyonu arttırarak pek çok kalp-damar riskini minimize edebilir.
Nitrik Oksit: Endotel Sağlığı için Anahtar
Endotel hücreler atar damarlardaki kan akışını düzenler. Yaşlandıkça, endotelium hassasiyetini gitgide kaybetmeye başlar, bunun sonucunda da bedende akan kan akışı gitgide azalmaya başlar. Azalan endotel fonksiyonları, damar sertliği olarak kalp-damar rahatsızlıklarının temelini oluşturur. Endotel hassasiyeti için anahtar Nitrik Oksit’tir. Nitrik oksit seviyesi arttıkça, atar damar duvarlarındaki istemsiz kas hücreleri gevşer ve daha fazla kan akışının girmesine yardımcı olur, böylece de kan basıncı düşer.
Nitrik oksit üretimini arttırmak için endotel hücreler endotel nitrik oksit sentezleyici olarak özel bir enzime ihtiyaç duyar yani eNOS.
Endotel Fonksiyonlarını Arttırmak
Kandaki Kolesterol/Glukoz seviyelerini üzerinden sadece kalp-damar hastalıklarına bakmak kısıtlı bir yaklaşım olacaktır. Endoteliumun yani atardamarın içerisini kaplayan tek katmanlı zarın hücrelerinin de sağlığı bir o kadar önemlidir. Endotel hücreler kan akışını teşhis edip buna tepki verebilir, böylece kan ne yöne akması gerekiyorsa o yöne evrilecektir.
Ancak endotel hücreler zamanlar kimyasal, metabolik ve yangısal gerilimlerle yaşlanırlar. İşte bu gerilimler eNOS enzim hücrelerinin yok etmeye başlar, eNOS, Nitrik Oksit üreten hücrelerdir. İşaret veren bir moleküldür, böylece kan akışının düzgün bir şekilde gerçekleşmesine vesile olur. Sonucunda ise, yaşlanan endotelium bir savunmaya ihtiyaç duyar.
Bilim insanları bedendeki kan damarlarının endotel hassasiyetini ölçebilmektedir. Kalp krizi riski göstergesi olarak damar sertliği ölçmek de benzer bir yaklaşımdadır. Ne kadar daha çok NO varsa o kadar iyi endotel fonksiyon söz konusudur. Bu kan damarlardın gelen yoğun kan akışına bağlı genişleyebilmesi (bir nevi esneyebilmesi) ile ölçülür.
Sonuç ve Özet
Kan damarlarındaki ince zar katmanı olan endotelium damarın esnekliğini koruması böylece artan kan akışlarında damardan kanın rahatlıkla akması için yardımcı görev alır. Endotelium maalesef yaşam içerisinde pek çok stres faktörü ile yaş aldıkça hassasiyetini kaybetmektedir. Bunun sebebi NO üretimini sağlayan eNOS enzimlerinin kaybolmasıdır. NO üretimi, dolayısıyla bedende dolaysız bir şekilde endotelium’un fonksiyonun ve hassasiyetini korumasına yardımcı olmaktadır.
NO üretimini destekleyen besinlerden birisi Nar olmakla beraber, burundan alınan nefesler de aynı zamanda bedende NO üretimini arttırmaktadır.
[1] Dr. Çetin VURAL,1 Dr. Anıl GÜNGÖR, “Nitrik oksit ve üst solunum yollar”, Kulak Burun Bogaz Ihtis Derg, 2003;10(1):39-44.