Yazan: Damla Gayatri Dönmez
“Mutlu ölüm ne demektir? Gözünü kapatıp “Tamam, teşekkürler” diyebilecek genişlikte olabilmektir belki?”
Yoga başlığındaki tüm çalışmalar, başlı başına bir amaç değildir. Her biri iç temizlik yaratarak antakarana şuddi, “zihinsel alanda” temizlik yaratmayı hedefleyen araçlardır.
Bu çalışmalar, sizin sorumluluğunuzu hayatınızla ilgili, eylemleriniz sözlerinizle yapabileceğiniz değişimi görme ve yapamayacağınızı ise kabul etme ayırt etme yetinizi geliştirmenizi sağlar. Bunun sonucunda ise bir kişi içsel bir denge haline gelebilir. Neden? Çünkü eylemlerinin peşine düşmez. Hesaplar tutmaz ya da var olan hesapları varsa kapatmıştır. Bunun sonucunda ancak içerideki kavga bitebilir.
Kurukşetra, Bhagavad Gita’daki savaş alanının ismidir ancak aslında insanın zihnini sembolize eder. İşte tüm asana, pranayama, beslenme, meditasyon vs. ile tüm teknikleri ile Yoga dingin, odakta bir zihin ve dolayısıyla keskin muhakeme yapabilen bir zeka hedefler. Veriler arasında geçmiş kayıtlarıyla, şu an kayıtları arasında kaybolmayan, temiz bir zihin ve zeka. Böylesi bir zihin gelen duyusal verileri doğru organize edebilir.
Deneyimlerin hepsi bir neden sonuç ilişkisindedir, buna genelde “karma” denilmekte. Der ki ustalar bu evrende aslında karma’dan, yani neden sonuçtan başka bir şey yok. Bir denge veya bir hal deneyiminiz varsa bu da bir neden-sonuç ilişkisindedir. Yapılan farklı eylemlerin, farklı tercihlerin, farklı kararların sonucundadır her şey. Tüm çalışmalar sizi devam ettiğinde çok da yumuşak olmayan bir yola sokabilir. İnsanların ilk başlangıçta algısı bir mucize gibi bir sihirli değnek hayatının değişeceğini beklemesi… Maalesef böyle bir dünya yok. Teknikler ile bazı şeyler daha fazla zihin odağı anlamında farkındalığa gelebilir. İşte, bu farkındalığa geldikten sonra o sorumlulukla icraat başlayabilir. Yapılabilecek tercihler vs. bundan sonra asıl değişimi getirecektir.
Bu şu demek, o zaman geçmişin getirdiği tüm birikim de kucağınıza dökülebilir ve dökülmeye başladığında da adım adım, yavaş yavaş şaşkınlık olabilir. Sanki onları sadece bir teknikle çözebileceğini sanırken, aksine bir anda daha büyük bir kapağın açılıp beklemediğin şeylerin de sanki ortaya çıkması gibidir bu durum. Bu doğal ve normal bir süreçtir çünkü var olan hiçbir şey birdenbire yok olmaz. Var olan kabul edildikten sonra ancak ve ancak dönüşüme girebilir. Olan olduğu halinde görüldükten sonra ancak ve ancak dönüşüme girebilir.
İşte, zihin odaklılığı, meditasyon hep buna vesiledir. Sonra buddhi yani “zeka” devreye girebilir. “Ne yapmalı?” diye sorar. Yapılabilecek bir şey varsa yapılabilir ama eğer yoksa kabul edebilmek de bir eylemdir. “Teslimiyet” “Kabul etmek” Sanskrit ismiyle pranidhana “olduğu haliyle kabul edebilmek” de bir eylemdir, bir tercihtir. Dolayısıyla teslimiyet aslında aktif bir şeydir, pasif bir şey değil.
Tüm bunların sonucunda eğer bir iç denge, sabitlik ve sakinlik belli zaman diliminde beklentisi varsa, bu geçmişin neden sonuç ilişkilerini temizlemekle mümkündür. Kayıt ve izleri kendi dilimizde söylersek “helalleşilmesiyle” mümkündür. Helallik bu yüzden çok önemlidir, kendi kültürümüz içinde de tasavvuf ve diğer öğretilerde de… Açık defter bırakmamaktır. Eğer son nefesi veriş de kişi mutlu bir ölüm diliyorsa ve bu aslında gittiğimiz yolda görünüyor ki hepimiz için son nihayettir. O zaman bu nihayette Yoga sizi sağlıklı yaşamaktan ziyade mutlu bir ölüme hazırlamaya çalışır. Mutlu ölüm ne demektir? Gözünü kapatıp “Tamam, teşekkürler” diyebilecek genişlikte olabilmektir belki?
Herkes aslında bunun için eylemlerini yapıyor. Nihayetinde gidilecek çünkü başka bir yer yok. Son bir nefes, bundan sonrasını bilmiyor şu an kimse. O zaman o en son anı kitabı kapatan kapak olacak.
O deneyim için arkanızda bir iz bırakmamanız lazım. Söyleyince çok kolay gelmiyor elbette kulağa. Bu nedenle adım adım, lokma lokma ve o nedenle istikrarlı bir sadhana, manevi bir çalışma, bu içsel gücü, dirayeti, tahammülü, yüzleşme cesaretini gösterebilmeye yardımcı olabilir. Tüm teknikler zihni bunun için hazırlar, destek verir. Sonrasında gelen mekanizma buddhi, muhakeme ve karar verme yetisi ile “zeka” bunlarla ne yapabileceğinize dair cevapları size sunar. Eğer ki o an irade ile bir karar veremezseniz de hayat hatırlatır çünkü neden-sonuç ilişkisi bunu gerek kılar; titreşim, etkileşimdir.
Tüm bunlar somut fizik boyuta düşmeden zihinsel boyutta öncelikli olarak gerçekleşmesi önerilir. 3 boyut vardır: düşünsel, sözel ve fiziksel. Fizik boyuta düşmeden daha öncül boyutunda sözel ya da daha öncül düşünsel boyutta çözülmesi önerilir. Çünkü ne kadar daha önce yakalanırsa o kadar daha az acı yaratma ihtimalindedir.
“Samatvam yoga ucyate” der Gita “Yoga zihnin her hale eş yaklaşmasıdır”. “Samatvam” “eş bakış, nötr bir bakış” hesabınızın olmaması demektir. Nötr kelimesi öyle bir kelimedir, yüksüzlüğü ifade eder. Ne artı vardır ne eksi. Bu nedenle deneyim olarak var olan hafızada, bellekte, kayıtlarda her neyse belki milim milim, belki lokma lokma ama hesaplaşması gerekir herkesin. Zamanını belki planlayabilir, şu an nasıl gelecek takvimleri yapılıyor belki bunun gibi…Ama asıl yapılacaklar listemiz bu hesapların kapatılması üzerine…
Yoga genel olarak öğreti ve uygulamasında buna meylettiriyor. Karma yoga yeni hesap açmamak adına, diğer teknikler ve uygulamalarsa açılmış hesapları kapatmak adınadır. Hesapsız kalabilen bir defter sıfır, nötrdür, içeride hiçbir zıt kuvveti yoktur. Dolayısıyla sabit, dalgasızdır. İşte bu belki gözlerini rahatça kapatarak ölmek olabilir. “Mümkün mü, mümkün değil mi” diye soruyorsak ancak deneyimlenerek görülebilir. En azından mümkün olması için yolunda gidilebilir.
Zihnin vaatleri, umutları veya mucize beklentilerinden ziyade var olanları kabul etmek ve dönüştürmekle ilgidir. Bunun için ise sahip olduğun tüm deneyimlere karşı sorumluluk gerekir. Düzenli olarak tuttuğunuz bir günlüğünüz varsa, manevi günlük veya meditasyon günlüğü, şu anda yaptığımız gibi çalışmalar içinde yaşanılan herhangi bir duygu, herhangi bir o an hayatla ilgili gelen deneyim ya da hafızaya düşen bellekten bir hatıra bunların görülmesi, kabul edilmesi, ilk adım olarak hep tekrarlanmasının sebebi budur. Eğer yapmıyorsanız yapmanız önerilir. Hesaplarınızı kapatın, küçük küçük… Bunları görmediğimiz sürece bunlar hep açık bekleyecek ve zamanı gelince de ödenmek adına masaya yatırılacak. En azından o şekilde gelmeden kendi irademizle başlayabiliriz, buna farkındalıklı yaşam deniyor veya sadhana buraya evriltmeye çalışıyor. Ancak o zaman çatışmasızlık yani şanti, huzur ve barış gelebilir.
Çatışmalar, içsel olarak ya da zihinsel olarak da yaşadığımız deneyimlerin bıraktığı izlerdir. Deneyimlerle helalleşilmediği sürece de maalesef peşimizi bırakmazlar. Farklı isim, farklı biçim, farklı hikayelerle gelebilirler. Bilye Denge topları vardır, bir topu kenardan bıraktığınızda diğer toplara sırayla vurarak en sonuncuyu havalandırır. İşte bu şekilde bir denge mekanizmasıyla çalışıyor her şey. Dolayısıyla siz bir yerde o havalanmış topa eş başka bir zıt kuvvet getirmelisiniz ki etki tepki dursun.
Bu yine sadece hepimiz için hatırlama… Yoga Felsefesinin tüm Sanskrit Kavramları sadhana (manevi çalışma), antahkarana şuddhi (zihinsel temizlik), samatvam (eş bakış), purnam (varlığında tam olma), karma (neden-sonuç ilişkisi) buna hitap eder. Tüm uygulamalarıyla maneviyat kişiye gözlerini mutlu bir şekilde kapatabilme vaadi verir.
Var olanlardan kaçmaktan ziyade görebilecek güç, kaldırabilecek cesaret ve anlayış geliştirebilecek kalp niyetlerimiz olabilir. Yapılan sadhana nihayetinde tüm barış dileyen mantra’lar, güzel sözler böyle bir nihayeti işaret eder.
Geçmiş siz anlam verdiğiniz sürece bir geçmiş olarak sırtınızdadır. Yoksa her an yeniden doğuyoruz, sıfırdan. Herkes yepyeni taze bir bebek gibi her gün. Eğer o izleri bırakabilmeyi öğrenebilirsek… Sadhana, manevi çalışma bunun içindir hatırlayalım.
Herkese huzur mutluluk bütünlük tamlık dilekleriyle…
14 Ocak ’21 Sabah Felsefe Sohbetinden alınmıştır.