VEJETARYEN BESLENME VE SEBEPLERİ
Vejetaryen Beslenme genellikle Yoga öğrencilerinin tercihi olur. Bununla ilgili pek çok tartışma ve argüman olsa da genel olarak karşıt sunulan argümanlar adına birkaç keşif aşağıda aktarılmaktadır:
Protein ihtiyacı
Hayvansal gıda hızlı bir protein kaynağı olmakla birlikte doğru oranı ve hassasiyet gösterilirse pek çok bitkisel besin de aynı şekilde bu ihtiyacı karşılayabilmektedir. Hatta bunun yanı sıra bitkisel protein kaynakları hayvansal proteine kıyasla 1/8’i daha az yağ, hemen hemen hiç kolesterol, iki katı kalsiyum, on katı fazla demir, 70 katı fazla C vitamini, neredeyse 2000 katı beta-keroten içermektedir. Aynı zamanda bitkilerde bağırsak sindirimi ve sağlığı için gerekli çok daha fazla lif oranı bulunmaktadır.
Tüm temel amino-asitler tahıllar ve sebzelerden karşılanabilir. Vitamin D ve B12 gibi bazı temel vitaminler bitkilerden karşılanamasa da lakto-vejetaryen beslenme olarak geçen bazı süt ürünlerinin tüketilmesi ya da spirulina, moringa gibi bazı algler ile tamamlanabilir.
Protein ihtiyacı
Hayvansal gıda hızlı bir protein kaynağı olmakla birlikte doğru oranı ve hassasiyet gösterilirse pek çok bitkisel besin de aynı şekilde bu ihtiyacı karşılayabilmektedir. Hatta bunun yanı sıra bitkisel protein kaynakları hayvansal proteine kıyasla 1/8’i daha az yağ, hemen hemen hiç kolesterol, iki katı kalsiyum, on katı fazla demir, 70 katı fazla C vitamini, neredeyse 2000 katı beta-keroten içermektedir. Aynı zamanda bitkilerde bağırsak sindirimi ve sağlığı için gerekli çok daha fazla lif oranı bulunmaktadır.
Tüm temel amino-asitler tahıllar ve sebzelerden karşılanabilir. Vitamin D ve B12 gibi bazı temel vitaminler bitkilerden karşılanamasa da lakto-vejetaryen beslenme olarak geçen bazı süt ürünlerinin tüketilmesi ya da spirulina, moringa gibi bazı algler ile tamamlanabilir.
Vejetaryen Olma Sebepleri
Ahlaki, manevi, sağlık olmak üzere pek çok farklı nedenle insanlar bu şekilde beslenmeyi tercih etmektedir. Burada bunlardan birkaçını inceliyor olacağız:
Sağlık Nedeniyle
Et tüketimine göre bitkisel besin ile beslenenler bedensel faaliyetleri ve fonksiyonlarının uzun vadede daha iyi olduğuna dair bazı bilimsel çalışmalar mevcuttur. ET tüketimine bağlı bedende görülebilen bazı sonuçlar: yüksek tansiyon, kalp-damar rahatsızlıkları, eklem iltihabı, gut, kabızlık, kanserler, ülserler, baş ağrıları, migren atakları, böbrek taşı oluşumu, safra kesesi taş oluşumu, osteoporoz olarak sayılabilir…Bunlar kesin buna bağlıdır diye tanımlanmamakla birlikte oluşma ihtimalleri et tüketimine bağlı tetiklenmektedir.
Kolesterol
Damarlardaki plak oluşumu yüksek kolesterol tüketimi ile artar. Bu durum damarlarda kan dolaşımını azaltır, kalbin daha yüksek bir kuvvetle pompalanmasına sebep olur, bu durumda da tansiyonun yükselmesine yol açar. Kolesterole bağlı ortaya çıkan hastalıkları yüksek tansiyon, kalp-damar rahatsızlıkları ve kalp krizleri, beyin kanamaları vs olarak sayabiliriz. Amerikan Medikal Dergisinde “vejetaryen diyet ile %90 tromboembelik rahatsızlıkların ve %97 kalp-damar hastalıklarının önlenebildiği” yazılmıştır.
Sindirim
Et tüketimi sindirim sistemini stres altına sokar. Et daha fazla çiğneme, mideden daha fazla hidroklorik asit ve pankreas, karaciğer gibi organlardan daha fazla enzim talep eder. Etin sindirilememsi durumu ise bağışıklık oto-immün sistem rahatsızlıkları ile sonuçlandığı görülmüştür.
Ürik Asit
Fazla protein tüketimi karaciğerde üre ve ürik asite parçalanarak böbrekler aracılığıyla idrar yoluyla tahliye edilir. Kanda normalden falza ürik asit bulunması artirit ve gut gibi hastalıklara sebep olabilir.
Yağlar
Bitkisel bazlı beslenme daha az kalori ve daha az yapa sahiptir. Et tüketimi sonucudna bedene daha fazla yağ girişi olmaktadır.bu durum metabolik dengeyi bozarak diyabet ve benzeri hastalıklara yol açabilir. Hayvanları beslemekte kullanılan ilaçlar, antibiyotikler vs ise hayvanın kanında ve dah sorna dokularında birikir. Birikmiş bu maddeleri daha sonra tüketmek ise elbette insana bu maddelerin transferi demektir. Belli balık türlerinde fazla miktarda civanın birikmesi de başka örneklerden biridir.
Antibiyotikler
Fazlaca kalabalık ortamlarda hayvanlar hastalıkları önlemek amacıyla antibiyotikler ile yetiştirilmektedir. Hayvanlardaki antijenlerden kaynaklı (salmonella, E-coli ile dana vs gibi) yemek zehirlenmeleri ile birlikte bu antibiyotiklerin insan bedenine taşınmasıyla insanlarda farklı hastalıklarda ortaya çıkmaktadır.
Hormonlar
Hayvanlara verilen büyüme hormonlarının da insan bedenine bu etler ile geçmesi sonucu kanser riski artmaktadır. Bu hormonların metabolik artıkları göğüs, prostat vs gibi kanser oluşumlarını tetiklediği öngörülmektedir. Aynı zamanda kandaki pH dengesine dair bakıldığında vejetaryenlerde daha yüksek pH’ta (daha alkali) bir kan akışı olduğu teşhis edilmiştir. Vejetaryenlerde bu durumun osteoporoz gibi rahatsızlıkları daha düşürdüğü düşünülmektedir.
Östrojen Patlaması
Bedende östrojen seviyesinin artması göğüs kanseri riskini tetiklemektedir. Bitkisel besinlerle beslenen kadınların kanlarındaki östrojen seviyelerinin %26-63 arasında seyrettiği gözlemlenmiştir.
Yaşam Süresi
Genellikle vejetaryen beslenmeye sahip olan kişilerin ömür sürelerinin uzun olduğu gözlenmiştir. Beslenmede lifli beslenmeyi arttırmanın, hayvansal yağ oranlarının düşürmenin daha kronik hastalık riskini düşürdüğü gözlenmiştir.
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi
İnsan bedeninin hayvansal besin sindirmeye uygun olup olmadığı uzun tartışmalarda ele alınmıştır. Omnivor olduğuna dair kanıtlar aşikardır. Ancak anatomik bakıştan incelendiğinde herbivor, otçul beslenenlere daha yakın bir anatomide olduğumuz söylenebilir. Mesela etçil hayvanların sindirim yolu bedenlerinin üçte biri boyutundadır, bu nedenle çabuk bozunan bir madde olan etin bıraktığı yan ürünleri daha kolaylıkla bedenden elimine edebilmektedir. Mideleri hidroklorik asit açısından daha zengindir, böylece kemikleri ve sert, katı fibröz dokuları kolaylıkla sindirebilmektedirler. Ancak insanların ve diğer otçul hayvanların sindirim yolları bedenlerinin on-on iki kat uzunluğundadır. Bu durumda çabuk bozulan et gibi ürünleri hemen bedenden uzaklaştıramamaktadırlar.
Aynı zamanda etçil hayvanların güçlü çeneleri vardır, tüm etçil hayvanlar böylesi güçlü çenenin yanı sıra uzun dişlere, keskin köpek dişlerine de sahiptirler. İnsanlarda bulunan “köpek dişleri” ise etçil hayvanlardakilerin benzerliğinde değildir.
Öte yandan, vejetaryen hayvanlar taze meyveleri, sebzeleri ısırıp parçalayabilecek türde azı dişlerine sahiptir. Vejetaryen hayvanlar aynı zamanda gündüz saatlerinde beslenirler. İnsanların da yukarıdaki fizyolojik benzerliklerinden vejetaryen beslenmeye daha uygun olduklarını düşünülmektedir. Bir teoriye göre buz Devri zamanına bitkisel besinlerdeki azlık nedeniyle insanlar etçil beslenmeye yönelmiştir, ancak terk edilmekten ziyade sonra kültürler içerisinde devam etmiştir.
Enerji ile İlgili Nedenler
Dünya’daki temel enerji kaynağı Güneş’tir. İnsanlar bu enerjiyi dolaysız olarak kullanamazlar, ancak bitkiler bunu topraktan aldıkları ile karbonhidratlar, yağlar ve proteinlere dönüştürerek bünyelerine alırlar. Otçul hayvanlar bu bitkileri tüketir ve kendi bedenlerine bu enerjiyi tranfer ederler. Hayvanları tüketmek bize “ikincil-seviye” bir enerji sunar. Vejetaryenlerin direk bitki tüketmesi dolaysız olan bu besinleri almak içindir. Dolayısıyla temel enerji kaynağı olan Güneş’e yakınlık nedeniyle de tercih edilebilir.
Makro-Ekonomik Nedenler
Dünya üzerinde 370 milyon hektar alanın hayvanları beslemek üzere tahıllar yetiştirdiği bilinmektedir. Bu durum Dünya üzerinde açlık sınırı da göz önüne alındığında aslında bu topraklara bitkisel protein kaynakları ekşimiş olsa Dünya nüfusu üzerinde aslında daha fazla insanı besleyebilen bir tablo çıkartmaktadır. 1 pound dana eti yetiştirmek için gereken toprak alanının neredeyse bitkisel protein yetiştirmeye kıyasla bir ile on katı büyüklüğünde olduğu bulunmuştur.
Çevre Kirliliği Nedenleri
Hayvansal gıda üretimine harcanan araçlar, fabrikalar çevre kirliliği üzerinde bitkisel besin üretimine göre çok daha fazladır. Su kullanımı, sera gazları, su kaynaklarının kirlenmesi ve zararlı artık ürünler et tüketiminde daha fazladır.
Sera Gazı Etkileri
Üretimi, hazırlığı ve çıkan zararlı yan ürünleri ile hayvansal gıdaların bitkisel gıdalar ile kıyasında sera gazı etkisi şu şekildedir: inek eti üretiminde tofu ya da mercimek gibi ürünlerin üretimine kıyasla 14 kat daha fazla gaz çıkar, kuzu üretiminde bu %50 katıdır. Bu sayılar dikkat çekicidir, buna göre 4 kişilik bir aile yılda sadece bir hafta et yemeyi bırakırsa, üç ay boyunca araba kullanmamaya bedel bir sera gazı üretimi durmuş olur.
Yan ürünler
Bunun yanı sıra hayvansal gıda üretiminin sonucunda 7.7 milyar kilogram nitrojen gübresi ve 76 milyon pestisit her yıl Amerika’da tüketilmektedir. Tüm bunlar su kaynaklarının kirlenmesi adına büyük rakamlardır.
Kesimhane Atıkları
Katı atıkların ve toksik zehirlerin atımı ile kesimhaneler çevreyi ciddi anlamda etkilemektedir. Bu atıkları çözmek adına kesilen hayvanların kemikleri tekrar hayvanları beslemek adına fabrikalarda hayvanlara verilmeye başlanmış ancak bunun sonucunda da “deli dana” vs gibi hastalıklar ortaya çıkmıştır. Nitrat, fosfat ve ammonyum gibi yan ürünlerin oluşumunu vesile olmaktadır.
Ahimsa
Her ne kadar yukarıda sayılan nedenler hem insan sağlığını hem de çevreyi korumaya meyilli olsa da yoga’nın temel ilkesi olan ahimsa, incitmemek ise yoga kültürü içerinde temel hayvansal gıda tüketmeme sebeplerindendir. Yoga felsefesi tüm yaşam formlarını bir, tek bilir. Hayvansal gıda endüstrisi maalesef hayvanlara yaşam standartları anlamında acımasızca davranır. Tavuklar birbirleriyle sıkışık bir şekilde konumlanırken hijyenden uzaktırlar. Maalesef vejetaryen beslenme sadece hayvanların yaşamını elinden alma adına değil aynı zamanda onlara kötü bir ömür yaşatma adına da acımasızdır. Dolayısıyla vejetaryen beslenme sadece yaşamı bir canlının elinden alma adına değil ona doğru bir yaşam sunma hakkını vermek adına da tercih edilir. Ahimsa’nın bu şekilde icra edilmesi aynı zamanda diğer canlılarla kurduğumuz ilişkileri de dönüştürür, daha hassas daha az incitmeye hedefleyen canlılar olabiliriz. Bunun nihayetinde tüm varoluşun bir ve tek bir Gerçek’ten evrildiğini idrak edebiliriz.
Karma ve Manevi Gelişim Nedenleri
Hayvanlar dünyası belirlenmişlikle ve güdülerle şekillenir. İnsan ise Yoga’da hayvanlardan “zekası” ile ayırt etme yetisi ve özgür iradesi ile ayrılır. Böylece diğer canlı varlıklarla daha uyumda bir beraberliği araştırır. Karma yasası “her eylem için bir sonuç, her etki için bir tepki vardır” der. Başkalarına verdiğiniz acı size tekrar geri döner. Başkalarına verdiğiniz mutluluk size yine geri döner.
Annamaya koşa, besin kılıfı, adı üzerinde “besinden” oluşur. Tüm hayatımız aslında bir besin zincirinin etki-tepkisinden başka bir şey değildir: yemeği yenilen ve yemeği yiyen. Yemek daha sağlıklı bir yaşama açılan kapıdır. Bedensel rahatsızlıklarımızdan kurtulmamızı ve zihnimizi daha özgürleştirmemizi sağlar.
Besin Döngüsü
“Tüm varlıklar besinden doğar. Doğduktan sonra, besinle büyürler. Besin tüm varlıklar tarafından yenilir ve sonra da besin onları yer”. Taittirya Upanişad, II.2.1
Doğum ve ölüm döngüsü içerisinde dönüp durmaktayız. Beden doğuyor, büyüyor, değişiyor ve sonra yaşlanıyor ve sonra tekrar doğuyor. Bu beden yemek ile oluştu ve yine birilerine de yemek olacak. Ustalar şöyle der: “Mesela bu patates yediğim zaman ben oluyor, çünkü patatesin her bir tanesi hücrelerimi yaratıyor. Bedenim ise sürekli değişiyor. Bir gün ölecek. Belki de öldüğüm zaman mezarımın üzerine bir patates ekeceksiniz. O zaman patates diyecek ki bir zamanlar sen benim kuzenlerimi yiyerek beslendin, şimdi de ben senin ile besleneceğim.”